“Yemeğin ve Yemenin Arkeolojisi” Misi Akademi’de ele alındı
Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Misi Akademi’de bu hafta “Yemeğin ve Yemenin Arkeolojisi“ başlıklı atölye düzenlendi. İsmail Gezgin rehberliğinde gerçekleşen atölyede yemek yeme davranışının zaman içinde değişimi ele alındı.
Nilüfer Belediyesi Nilüfer Kütüphane Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve iki gün süren Misi Akademi farklı konu ve konukları ağırlamaya devam ediyor. Çevrim içi gerçekleşen akademide bu defa “Yemeğin ve Yemenin Arkeolojisi“ başlıklı atölye düzenlendi. Arkeolog ve yazar İsmail Gezgin önderliğinde düzenlenen atölyeye Bursa dışından da çok sayıda kişi katıldı.
İsmail Gezgin atölyede “Yemek yeme davranışımız zaman içinde nasıl
değişti?”, “Atalarımız vejeteryan mıydı ?”, “Yemek ve şiddet kültürü arasında bir ilişki var mıydı ?”,
“Prehistorik beslenme mümkün müdür ?” gibi konuları katılımcılarla ele aldı. Milyonlarca yıl öncesinden bugüne değişen yeme biçimlerini anlatan Gezgin, ilk atalarımızın vejetaryen hatta vegan olduğuna, insanın daha sonra hayvan yiyen bir canlıya dönüştüğüne dikkat çekti.
Arkeolojik verilerin ilk alet yapımının gerçekleştiği Paleolitik Dönem’den uygarlık sürecine kadar olan zaman dilimi boyunca insanın beslenme sistemi içinde en önemli payın yüzde 41 oranıyla karbonhidratlara ait olduğunu gösterdiğini anlatan Gezgin, “İnsan-besin ilişkisinin kırılma noktalarından biri alet yapımı. Alet yapımının da son verilere göre yaklaşık olarak 3,3 milyon yıl önce başladığını Kenya’da yapılan çalışmalar gösteriyor. Sonra ateşin devreye girmesi var ki yine bunun milyon yıllık bir tarihi var aslında. Tahmini olarak, yaklaşık olarak 800 bin yıldır pişirme işleminin gerçekleştirdiğini biliyoruz ki bunların hepsi hem insan bedenini farklılaştıran hem de insanın aslında doğayla ilişkisini değiştirip dönüştüren gelişmeler” diye konuştu.
En son kırılma noktasının ise yerleşik düzene geçiş olduğunu ifade eden Gezgin, “10-12 bin yıl önce hayvanların evcilleştirilmesi ve tarımın başlatılması ile milyon yıllık beslenme alışkanlıklarını, hatta yaşam biçimini değiştiren bir süreç yaşanmış” dedi.
Evrimsel süreçlerdeki beslenme alışkanlıklarına dair veriler paylaşan Gezgin, arkeolojinin insan atalarının beslenmesine ilişkin bu kanıtlara nasıl ulaştığını da anlattı. Gezgin, “Çok ilginç verilerden biri de diş taşları ve diş tartarlarından elde edildi. Bu tartarların içeriğini bir şekilde analiz etmeyi ve hangi besinler tükettiğini göstermeyi başaran bir bilimle karşı karşıyayız. Onun ötesinde yine Çatalhöyük’te yapılmış bir çalışmada çömlek parçalarının içindeki besinler analiz edilebildi” dedi.
Ateşle birlikte insanın sindirim sisteminin değiştiğini ve kısaldığını anlatan İsmail Gezgin şöyle devam etti: “İnsan-besin ilişkisi ateşten önce, insanın hiçbir şeyi değiştirip dönüştürmeden doğadan aldığı doğrudan bir ilişki. Ateşle beraber yani belki de ilk kimyasal işlemle karşılaşıyoruz, besin yemeğe dönüşüyor. Ateşle birlikte sindirim sistemimiz değişti, kısaldı. Çünkü atalarımızın sindirim sistemi daha uzun. Daha yumuşak besin elde ettiğimiz için çene kemiğinin küçüldüğünü, dişlerin daha zayıfladığını ya da daha küçüldüğünü ifade etmek mümkün.”
İki gün süren atölyede İsmail Gezgin katılımcıların sorularını da yanıtladı.